Buharinin Bab Başlıkları

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ
ANABİLİM DALI






İMAM BUHÂRİ’NİN “ EL-CÂMİ’US-SAHÎH”  İNİN BÂB BAŞLIKLARI
VE
DİHLEVÎ’NİN “RİSALET’Ü TERÂCİM-İ EBVÂB-I SAHÎH’İL-BUHÂRİ”
   İSİMLİ ESERİNİN İNCELENMESİ




HAZIRLAYAN : MEHMET BAĞCI (2501120890)
DANIŞMAN    : PROF. DR. MUSTAFA ERTÜRK



İSTANBUL- 2012










ÖNSÖZ

  Bu çalışmamızda hadis ilminde sahih olarak tabir edilen hadisleri cem eden  ve İslam aleminin kahir ekseriyetine göre , Kuran’ı Kerim’den sonra en sahih kitap olarak kabul edilen  İmam Buhâri’nin (ö.256/870) el-Cami’us-Sahih  adıyla bilinen,  Kütüb-ü Sitte’nin  birinci sıradaki eserinin kendine has tasnif edilmiş bâb başlıklarını inceleyeceğiz.
 Çalışmamızın ilk bölümünde  İmam Buhârî ve söz konusu eserimiz el-Cami’us-Sahîh’i hakkında kısa malumatlardan sonra ikinci bölümde el-Cami’us-Sahîh’in  bâb başlıklarının değerlendirmesini yapacağız. Bâb başlıklarının incelenmesini de iki bölümde ele alarak ,birinci bölümde bâb başlıklarının tertibi ile alakalı genel bir tespit ve değerlendirme, ikinci bölümde ise Dihlevi’nin (1176/1762) Risalet‘ü Şerhu Terâcim-i Ebvab-i Buhârî  isimli eserinde İmam Buhârî’nin el-Cami’us-Sahîhi’nin bâb başlıkları ile alakalı değerlendirmelerini inceleyeceğiz.














GİRİŞ


Hadis tarihinde baktığımızda,  hadislerin Hz.Peygamber’den sadır olması ve bu sözleri sahabenin birbirlerine aktarma gayreti zamanla  Hz.Peygamber’in sözlerini sonraki nesillere ulaştırma gayretine dönüşmüş, buna paralel  olarak ashab,  hadisleri ezberleme  ve muhafaza etmeye hassasiyet göstermişlerdir. Bu çalışmalar tedvin ve tasnif dönemleri olarak daha sistematik bir şekilde devam etmiş,  bu süreçler de  hadis tarihinde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Hadis edebiyatını incelediğimizde, sahabe dönemi dahil sonraki her dönemde sözlü rivayetlerin yanında  yazılı metinlerin varlığı görülmektedir. Sahabe döneminde yalnızca hafızalarına takviye olması gayesiyle yazılan sahifeler Abdullah b. Amr b.As (ö.63) ’ın es-Sahifetü’s-sadıka’sı ve Ebu Hureyre’nin (ö.57)  talebesi Hemmam b. Münebbih’in (ö.131/749) sahife’si gibi,  daha sonra biraz daha geniş ele alınarak  cüzler,  alâ’r-rical tasnif edilmiş müsnedler, alâ’l ebvâb tasnif edilen musannefler câmiler, sünenler şeklinde tekamül etmiştir. Hadis tarihinde her dönem bir sonraki dönemin tekamülü için basamak olmuş ve her dönemde önceki dönemin yazılı ve sözlü rivayet ürünlerinden istifade edilmiştir.  Her dönem kendi içindeki ihtiyaca göre şekillenerek ürünler vermiştir. Mesela Ebu Hureyre vaktinin çoğunu  Hz. Peygamber’in yakınında geçirdiği için Hz.Peygamber’den duyduğu hadisleri ezberlemenin yanında, muhafazası için yazma ihtiyacı hissetmiştir. Tedvin döneminde ise lugavi manada kullanılan Câmi türü ürünler verilmiş burada  her musannıf kendine ulaşan hadisleri bir araya toplama gayreti içine girmiştir. Tedvin faaliyetinde tekamülü ile birlikte hadislere  daha çabuk ulaşmak ve belli konulara göre tasnif etme ihtiyacı hissedilmeye başlanmış alâ’l ebvâb yani konularına göre hadis kitapları telif edilmeye başlanmıştır İbn Ebi Şeybe’nin (ö.235/849) el-Musannef’i gibi
Bu dönemde yetişen İmam Buhârî’de meşhur el-Cami’us-Sahîh’ini telif ederken  kendinden önceki muhaddislerden çok daha kapsamlı bir tasnif yapmış, bu tasnif kendinden sonraki muhaddisler de eserlerini  el-Cami’us-Sahîh ekseninde yapmışlardır. İmam Buhârî eserinde yapmış olduğu tasnifin orjinalliğinin yanında, el-Cami’us-Sahîh’in bâb başlıkları da dikkat çekici farklılık arzetmiştir. Bir çok muhaddis tarafından İmam Buhârî’nin   el-Cami’us-Sahîh’inin bâb başlıkları ile ilgili çalışmalar yapılmış olup çalışmamızın içerisinde bunlara da kısaca işaret edeceğiz.

























I.             İMAM BUHÂRÎ VE EL-CAMİ’US-SAHÎH İSİMLİ ESERİ


Araştırmamızın asıl konusu olan el-Cami’us-sahîh’in bâb başlıklarının değerlendirmesine başlamadan önce,  araştırmamıza konu olan kitabın uslûbu ve  müellifin hadis ilmine vukûfiyyetini  anlayabilmek için müellif İmam Buhârî ve ölümsüz eseri el-Camiu’s-Sahîh’ini  tanıyalım.

A.           İmam Buhâri ( ö. 256/870) :


Hadis ilminde meşhur olan İmam  Ebu Abdullah Muhammed İbn İsmâ’il el-Buhârî el-Cûfî, hicri 194 senesinde Buhara’da dünyaya gelmiş, on yaşında iken hadise ezberlemeye başlamış ve ülkesinde bulunan muhaddislerden hadis ezberlemeye başlamıştır. On bir yaşında iken ed-Dahili’nin ders halkasına katılmış ve orada hocasının yanlışını düzeltmiştir.
İmam Buhâri on altı yaşında iken Abdullah İ. Mübarek ve  ve Vek’î  b. Cerrah’ın kitaplarını ezberlemiş, daha sonra annesi ve kardeşi ile birlikte hacca gitmek üzere yola çıkmıştır.  On sekiz yaşında ise sahâbe ve tabîlerin  kazâ ve kavillerini toplayan kitabını yazmış daha sonra  Hz. Peygamber’in kabri başında meşhur et-Tarih’ul- kebir’ini yazmıştır.
İmam Buhâri hadis toplamak için bir çok seyahatler yapmış, bu hususta “ Sehl b. Es-Sürrî  Buhârî’nin şöyle dediğini aktarmış : “ Şam, Mısır ve Cezire’ye iki defa, Basra’ya dört defa yolculuk yaptım. Hicaz’da altı yıl kaldım. Kûfe ve Bağdat’a hadisçilerle birlikte kaç defa gittiğimin sayısını bilmiyorum”.” [1] demiştir
  Hadisleri ve senet ve metin olarak ezberleme ve sahîhini zayıfından ayırma hususunda İmam Buhârî gibisi yoktur. Bir defasında dört yüz alim tarafından yüz hadisin senetlerini birbirine karıştırıp İmam Buhâri’ye arz edilince hepsini doğru bir şekilde düzeltip onlara okumuştur.
  İmam Buhâri tüm ömrünü hadise adamış olup bu konuda birçok eserler vermiş olup Semerkanta iki fersah uzaklıktaki  Hartenk denilen yerde hicri 256 yılında 63 yaşında iken Ramazan bayramı gecesi vefat etmiştir. 

B.          El-Câmiu’s-Sahîh:


  İmam Buhârî hadis ilminde tasnif döneminin altın çağı denilebilecek bir dönemi yaşamış olması ve kendisindeki hadis vukufiyetinin birleşmesiyle, ortaya İslam dünyasında Kuran-ı Kerim’den sonra en güvenilir kitap olarak şöhret bulan es-Sahîh’ini  telif etmiştir.
  El-Câmi’us- Sahîh olarak meşhur olan eserine İmam Buhâri el-Câmi’us-Sahîhu’l-Musnedu’l-Muhtasar min Umûri Rasuli’llah ve Eyyâmih adını vermiştir. Eserde naklettiği hadis sayısı mu’allak, mutâbî , şahid ve mevkuf olanlar dışında mükerrerle birlikte 7397 dir. Mu’allak , mutâbî , şâhid ve mevkûf  olanlar dahil edilirse, bu sayı 9000’i bulmaktadır. [2] İmam Buhârî eserine aldığı hadisleri 600 bin hadis arasından seçtiğini  100 bin sahih hadis,  ayrıca 200 bin illetli ve zayıf hadis hıfzettiğini söylemektedir. Bu rakamlar da bize göstermektedir ki  Buhâri eserini telif ederken sahih hadisleri bir araya toplama gayesi gütmemiştir. Öyle olsaydı 100 bin sahih hadis içerisinden  eserine aldığı hadis sayısı şu anki mevcuttan çok daha fazla olması gerekirdi. Bu husus bizim çalışmamızla da alakalı olduğundan burada üzerinde durmayacağız.

II.               EL-CAMİU’S-SAHÎH’İN BÂB BAŞLIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ VE “ RİSALET’Ü ŞERHU TERÂCİM-İ EBVAB’İL- BUHARİ” İSİMLİ ESERİN İNCELENMESİ


A.              El-Câmiu’s- Sahîh’in Bâb Başlıkların Değerlendirilmesi

1.               İmam Buhârî’nin (ö.256/870)  el-Câmiu’s-sahîh’ini telif  sebebi ve metodu.

a)              Telif Sebebi

İmam Buhâri gerek  kendisinden önceki müelliflerin, gerekse kendi asrındaki müelliflerin yazmış olduğu eserlerde sahih, zayıf ve  hasen hadislerin toplandığını ancak bunları okuyanların , sahih hadis ile zayıf hadisi birbirinden ayıramadıklarını ifade etmiş ve bunları birbirinden ayırmak için hadis alimi olmanın gerekliliğinden bahsetmiştir.  Ayrıca o güne kadar toplanan hadislerin sadece sünneti muhafaza için bir araya getirilme gayretinin sonucu olduğunu ve bu usulle yazılan eserlerden fıkıh ilminde faydalanmanın zor olduğunu anlamıştır. Kendi dönemine kadar sadece metinleri ve senetleri muhafaza gayretiyle yapılan çalışmaların bir takım hadis uydurma faaliyetlerine de zemin hazırlandığını öne sürmüştür.
Bahsi geçen sebeplerden dolayı  ve hocası İbn Rahuye’nin (ö.238/853) “ Hz.Peygamber’in sahîh Sünnet’ini özet bir halde içine alan bir kitap yazmanı  tavsiye ederim”[3] sözü de bu çalışma için bir sebep teşkil etmiştir. Buhârî bu hususta “ hocamın bu sözü içime işledi ve el-Câmiu’s-sahîh’i  yazmaya başladım”. Demiştir.
İmam Buhâri’nin bu sözlerinden ve eserin telifinde izlenilen metodtan da anlaşıldığı üzere İmam Buhâri eserinde yalnızca sahih hadisleri toplama gayesini gütmemiştir. Müellif eserinde fıkıh ilmine temel oluşturmak üzere eserini fıkıh bablarını da ayrıntılı bir şeklide ele alacak şekilde ele almış ve el-Camiu’s-sahîh’ini fıkıh ilminde  huccet olarak kullanılmak üzere sahih hadislerden oluşan bir eser olarak telif etmiştir. [4]

b)              Telif Metodu

İmam Buhâri eserine verdiği  el-Câmi’us-sahîhu’l-musnedü’l-muhtasar min umûr-i rasûlillah (s.a.v) ve eyyâmih isminden de eserini telif metodu anlaşılmaktadır. Şöyle ki:
El-Câmi , ifadesiyle Buhâri eserini sadece belli başlı fıkıh bablarından seçmemiş ve fezâil , megâzi , gelecek ve geçmişle ilgili sahih hadislere de yer vermiştir.
Es-Sahîh , ifadesiyle kitabındaki bâb başlıklarına uygun olan yalnızca sahih hadisleri aldığına delalet eder.
El-Müsned, ifadesiyle eserine yalnızca senedi muttasıl olan hadisleri aldığını göstermektedir. Bunun dışındaki hadisler ister muallak olsun ister mürsel veya munkat’ı olsun eserin asıl hadislerinden olmadığını göstermektedir.
El-Muhtasar ifadesiyle Buhâri eserine  aldığı hadisler  konularıyla ilgili hadislerin sahih olanlarından bir kısmını aldığını ve es-sahîh’te bulunan  hadislerin bütün sahih hadisler olmadığı ve bunun dışında birçok sahih hadisin varlığı ifade etmektedir.
Min umûr-i  rasulillah (s.a.s) ve eyyâmih, ifadesinden de eserine aldığı hadisleri sadece sünnetten değil  Rasulullah’ın hayatına ve megazisine dair hadisleri de ihtiva edeceğini ifade etmektedir.

2.               El-Câmi’us-sahîh’in Bâb Başlıklarını Tertibinin Özgünlüğü


İmam Buhâri’nin(ö.256/870) el-Câmiu’s-sahîh’indeki hadisler 97 kitap ve 3730 bâbta toplanmıştır. Bu  bâb başlıklarının tertibininin İmam Buhâri tarafından yazıldığı konusunda hiçbir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak bu tertibin ilk defa İmam Buhâri tarafından mı kullanıldığını  yoksa hocalarının tertibinden mi alındığı noktasında farklı görüşler bulunmaktadır.

a)           Bâb başlıklarını tertip ederken hocalarını aynen takip etmiştir.

Kirmâni bu görüştedir. O Buhâri’yi  bâb başlıklarında tamamen hocasının tertibini aldığını söyleyerek eleştirmiştir

b)           Bâb başlıkları ilk defa İmam Buhâri tarafından tertip edilmiştir.

İbn Hacer el-Askalâni ise  İmam Buhâri’nin eserindeki bâb başlıklarının tamamen kendi ictihadı olduğunu, eğer bâb başlıkların tertibini İmam Buhâri hocalarından aldığı düşünüldüğünde eserin bâb başlıklarının hiçbir kıymetinin kalmayacağını, halbûki tüm muhaddisler tarafından Buhâri’nin  bâb başlıkları açısından bu kadar kabul görmesinin imkansız olacağını bildirmiştir.

c)           Bâb başlıklarında kendisinden önce telif edilen eserlerden istifade etmekle beraber kendiside bunlara ilavelerde bulunmuştur.

Bu görüşe göre ise İmam Buhâri eserinde hem kendisinden önceki eserlerin  tasnifinden istifade etmiş hem de kendisi birçok ilaveler yaparak sentez yapmış  kendine has bir eser ortaya çıkarmıştır. Fuat SEZGİN bu görüşü benimsemiştir.  Fuat SEZGİN’e göre Buhâri bâb başlıklarında Muvatta’ dan ve o dönemdeki diğer eserlerden yararlanmıştır.

3.               El-Câmi’us-sahîh’in Bâb Başlıklarının Tertip Metodu

a)           Bâb başlıklarının vazedilmesi


El-Câmîu’s-sahîh’in bâb başlıklarının tertibinde İmam Buhâri’nin önce bâb başlıklarının koyulup hadislerin bu başlıkların altında uygun yerlere yazıldığı ve önce hadislerin yazılıp sonra bâb başlıklarının koyulduğu hususunda görüş ayrılıkları bulunmaktadır. İmam Buhâri’nin eserini fıkıh ilminde delil olarak kullanılmak üzere yazıldığını savunanlar önce bâb başlıklarının koyulduğunu, es-Sahîh’in sadece sahih  hadisleri toplamak üzere telif edildiğini kabul edenler ise önce hadislerin toplandığını ve toplanan hadislere uygun bâb başlıklarının oluşuruluduğunu söylemektedirler. Kirmani (ö.786/1384) önce bâb başlıklarının koyulduğunu  kabul etmiş buna delil olarakta bazı bâb başlıklarının altında hiçbir hadisin bulunmadığını delil göstermiştir. İbn Hacer (ö 852/1448)  ise bâb başlıklarının hadislerin yazımından sonra koyulduğu görüşünü benimsemiştir.

b)           Bâb başlıklarının  tertibi


İmam Buhâri (ö.256/870) el-Câmîu’s-sahîh’inde bâb başlıklarının bir çok farklı sebeplere binanen tertip edildiği gözlemlenmektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz.[5]
(1)          Hadislerle mana bakımından mutabık olan bâb başlıkları.
Bu tür bâb başlıkları ile bâb’da zikredilen hadisler arasında tam bir uyum vardır. Mesela Kitab’un-nikah’ta 68. Bâb’ın başlığı “ bir koyunla da olsa düğün yemeği” olan Bâb içerisinde Rasülullah’ın Abdurrahman b.Avf’a (ö.32/652)hitaben “ bir koyunla da olsa düğün yemeği ver” hadisi yer almaktadır. Başlık ile hadis metni tam bir uyum içerisindedir.
(2)          Hadis metninin tamamının veya bir kısmının bâb başlığı olarak verilmesi
Bu tür bâb başlıklarında hadisin tam metni veya bir kısmı bâb başlığı olarak verilmekle beraber. Bazen bâb içerisinde bulunmayan hadislerden de başlık oluşturmuştur. Mesela Kitab’un-nafakat’ta başlık olan hadis bu metni o bâbta mevcut olmayıp Kitabu’ul-ferâiz’in içerisinde bulunmaktadır.
(3)          Bâb başlığında istifham edatı kullanılması.
Müellif bu tür bâb başlıklarını bir takım sebeplerden dolayı kullanmıştır. Bu sebepler şunlardır:
(a)             Tercih veya araştırmaya muhtaç durumlar
(b)             Açıklanması gereken hususlar
(c)             Dikkat çekilmek istenen hususlar
(4)          Kendi şartına uymayan hadisin bâb başlığı olarak kullanılması
Buhâri bazı bâblarda kendi sahih kriterlerine uymayan bazı hadisleri bâb başlığı olarak koymuş ve bu başlıkları kendi şartlarına uyan hadislerle desteklemiştir.
(5)          Bir ayetin tamamının veya bir kısmının bâb başlığı olarak koyulması.       
Buhâri bu tür başlıkları en çok ” Kitab’ut-tefsir”de kullanmıştır, diğer bölümlerde de bunlara örnekler vardır.  Bazen bâb başlığı koymuş altında bablıkla ilgili ayetler yazmış fakat hiçbir hadis yazmamıştır. Müellif ayetleri daha çok bâb başlıklarını desteklemek için koymuştur.
(6)          Bir hukmün ilk başladığını veya bir olayın zuhurunun bâb başlığı olarak kullanılması
İlk ezanın ne zaman okunduğu veya ilk vahyin ne zaman geldiğini bildiren bablar bu bâblara örnek teşkil etmektedir.
(7)          Sahabe veya tabiûn sözünün bâb başlığı olarak kullanılması .
(8)           “Şöyle diyenlerin bâbı” veya “ Şu görüşü savunanların bâbı” şeklindeki bâb başlıkları
Müellif bu tarz başlıklarda belli bir grubun veya mezhebin görüşlerini belirtmek için koyulmuştur. Başlıkların altına bazen kendi görüşünün de olduğu hadisleri bazen kendi görüşünü belirtmeyen hadisleri ve sözleri de almıştır.
(9)          Şart ve cevap şeklindeki bâb başlıkları
(10)       Hadislerden hüküm çıkararak koyduğu bâb başlıkları
Bu tür başlıklar İmam Buhâri’nin müçtehid olduğunun işaretidir. "باب الأهل العلم و الفضل احق بالامامة “ babında Buhâri bâbta yer alan hadislerden çıkardığı hükmü bâb başlığı yapmıştır.
(11)       Bâb başlığı koyulmuş ancak altında hadis bulunmayan bâb başlıkları
Kitab’ul-cihad’ın  118. Başlığı “باب الخروج فى الفزع وحده   “ “  korku anında yalnız başına çıkma bâbı” altında hiçbir hadise veya sahabe ile tabiûn sözüne yer verilmemiştir.
(12)       Sadece “Bâb” şeklinde bulunan başlıklar.
(13)       Muallak hadislerden meydana gelen bâb başlıkları.
Ta’lîk İmam Buhâri’nin (ö.256/870) Sahih’ine has özelliklerindendir. İmam Buhâri’nin bâb başlıklarında verdiği bu muallak hadisler bazı muhaddisler tarafından eleştirilmiş ve el-Câmî’us-sahîh’in bir nakısası olarak addedilmiştir. 1341 adet olan muallak hadislerin genel olarak muhaddisler tarafından es-Sahih’in güvenilirliğine halel getirmeyeceği kanaatindedirler. Bazı imamlar bu hadislerin getirilmesine başlıca dört sebep zikretmişlerdir. Bu sebepler şöyle sıralanmıştır.
(a)             Bu hadisler sika ravilerin muttasıl rivayetleriyle maruf olan bir hadistir .İmam Buhâri, bâb başlığı olarak bu hadisi delil olarak zikretme gereği hissettiği zaman, ihtisar olmak üzere isnadını vermeye gerek görmemiştir. Çünkü hadis isnadıyla maruf bir hadistir.
(b)             Bazı hadislerin İmam Buhâri tarafından mükerrer olarak  zikredildiği bilinen bir husustur.Bir bâb içinde senediyle zikredilen hadis başka bir yerde bâb başlığı yapılacaksa tekraren sened zikretmeye gerek görülmemiştir.
(c)             Muallak olarak bâb başlığı yapılan hadisin senedinde  Buhâri’nin sahih şartlarına uymayan bir ravi olma ihtimali vardır. Eğer Buhâri mevzuu ile ilgili kendi şartlarına uymayan bir hadis bulamadıysa mevzu ile alakalı olan hadisin senedindeki uygun olmayan raviyi zikretmemek için senedi tamamen veya o ravinin şeyhine kadar olan kısmını hazfetmiştir.
(d)             Bir görüşe göre muallak hadisler İmam Buhâri’nin vicade yoluyla aldığı hadislerdir.[6]






4.               El-Câmi’us-sahîh’in Bâb Başlıklarını İnceleyen Eserler

El-Câmî’us-sahîh’in bâb başlıklarını inceleyen ve günümüze ulaşan eserlerden bazıları şunlardır.

a)              المتواتر على ترَاجم البخارى (el-Mütevatiru al’a terâcim’il-Buhâri) isimli eser Nasiruddin Ebu’l-Abbas Ahmed b.Vâcihüddin  Muhammed b. Mansur b.Münir el-İskender’i (ö.683/1284) tarafından telif edilmiştir.

b)              ترجأمان التراجم على ابواب البخارى  (Tercuman-it-terâcîm al’â ebvâb-il-buharî isimli eser  İbni Ruşeyd el-Fihrî es-Sebtî  (ö.721/1321) tarafından telif edilmiştir.

c)               رسالة شرح تراجمي صحيح البخارى  (Risalet’ü terâcim-i sahîh-i Buhârî) isimli eser Şah Veliyullah olarak meşhur olan Ahmed b.Abdirrahim (ö.1176/1762) tarafından telif edilmiştir


B.              Risalet-ü şerhu terâcim-i ebvab-il-buhârî” İsimli Eserin İncelenmesi



1.               Eserin Müellifi Hakkında Genel Bilgi


Hindistan’ın büyük alimlerindendir. Tefsîr, hadîs, kelâm, tasavvuf ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Ahmed bin Abdürrahîm bin Vecîhüddîn, künyesi Ebü'l-Feyyâz, Ebû Abdullah ve Ebû Abdülazîz’dir. Soyu, baba tarafından hazret-i Ömer’e, anne tarafından ise hazret-i Hüseyin’e ulaşır. Lakabı Kutbüddîn, Şâh Veliyyullah ve Şâh Sâhib; nisbesi ise Hindî, Dehlevî ve Fârûkî’dir. Daha çok Şâh Veliyyullah Ahmed Sâhib-i Dehlevî diye tanınır. 1702 (H.1114) senesi Şevvâl ayında Hindistan’ın Delhi şehrinde doğdu. 1762 (H.1176) senesi Muharrem ayının yirmi dokuzuncu günü öğleden sonra orada vefât etti. Şehrin dışında, bugün Mehdiyân diye bilinen yerde, babasının yanında medfûndur. Kabri belli olup, ziyâret edilmektedir.

Arapça ve farsça lisânlarında güzel eserler verdiği gibi, şiirler de yazan Şâh Veliyyullah’ın eserlerinden bâzıları şunlardır: 1) Feth-ür-Rahmân fî Tefsîr-il-Kur’ân, 2) El-Fevz-ül-Kebîr fî Usûl-it-Tefsîr, 3) El-İ’tikâd-üs-Sahîh, 4) Te’vîl-ül-Ehâdîs fî Rümûz-i Kısâs-ül-Enbiyâ, 5) El-Müsevvâ min-el-Muvattâ’, 6) El-Musaffâ fî Şerh-i Muvattâ’, 7) Şerh-i Terâcîm-i Ebvâb-i Sahîh-i Buhârî, 8) Huccetullah-il-Bâliga, 9) İzâlet-ül-Hafâ an Hilâfet-il-Hulefâ, 10) El-Büdûr-ul-Bâziga, 11) Et-Tefhimât-ül-İlâhiyye, 12) El-Hayr-ül-Kesîr, 13) Füyûz-ul-Haremeyn, 14) Ikd-ül-Cîd fî Beyân-ı Ahkâm-il-İctihâd vet-Taklîd, 15) El-Belâg-ül-Mübîn, 16) Es-Sâf fî Beyân-il-İhtilâf, 17) Kurret-ül-Ayneyn fî Tafdîl-iş-Şeyhayn, 18) Ed-Dürr-üs-Semîn fî Mübâşşerât-in-Nebiyy-il-Emîn, 19) Heme’ât, 20) Eltâf-ül-Kuds, 21) El-Kavl-ül-Cemîl fî Beyân-ı Sevâ-is-Sebîl, 22) Enfâs-ül-Ârifîn, 23) İnsân-ül-Ayn fî Meşâyih-il-Haremeyn, 24) El-İntibâh, 25) El-Erba'în, 26) El-Makâlet-ül-Vad’iyye fin-Nasîhatı vel-Vasiyye, 27) El-İnsâf fî Sebeb-il-ihtilâf.


2.               Eserin  İncelenmesi


a)          Eserin mukaddimesi

Müellif Ahmed b.Abdirrahim ed-Dihlevî Risalet’ü terâcim-i sahîh’il-buhârî isimli, İmam Buhârî’nin el-Câmî’us-sahîh’inin bâb başlıklarını  incelemek üzere ele aldığı eserinin mukaddimesinde el-Câmî’us-sahîh’in o döneme kadar yazılmış en güzel eser olduğunu ifade etmiş bu hususta  eserinde şöyle söylemiştir:” "Hadîs ehlinin hadîs ilminde İlk defa müdevven  hâle getirerek tasnif eyledikleri kitâblar dört fende olmuştur: Biri sünnet fennidir. Ben bununla fıkıh denilegelen ilmi kasdediyorum. Mâlik (179/795)'in Muvattâ'ı ve Sufyân es-Sevrî (160/776)'nin Cami'i gibi. İkincisi, tefsir fennidir; İbn Curayc (150/767)'in kitabı gibi. Üçüncüsü, siyer fennidir; Muhammed ibn îshâk (151/768)'ın kitabı gibi. Dördüncüsü, zühd ve rikaak fennidir; Abdullah ibnu Mübarek (181/797)'in kitabı gibi.
İşte İmam Buharı  bu dört fenni bir kitâbda toplamak ve buna da an­cak kendinden önceki ve kendi zamanındaki âlimlerin sahih hükmü­nü verdikleri hadîsleri seçip almak ve sâdece merfû', müsned hadîsleri ayırıp yazmak istedi“
Müellif ed-Dihlevi, Eserde yer alan diğer haberlere yani sahabe ve tabiûn sözlerinin ise esere asıl malzeme olarak değil fer’i olduğunu , yani aslı destekleyen yardımcı unsurlar olduğunu ifade etmektedir. Yine müellif ed-Dihlevi İmam Buhârî’nin eserinde kullandığı bâb başlıklarının çoğunda hadislerden hüküm istinbat ettiğini ve bir fıkıh metodu ortaya koyduğunu ve böyle bir taksimata daha önce kimsenin başvurmadığını söylemektedir.
Müellif ed-Dihlevi (ö.1176/1762) el-Câmi’us-sahîh’in  kitab ve bâb başlıklarının bir çok bölümlere ayrıldığını ifade etmiş ve bunları on dört başlık altında incelemiştir.

b)               Ed-Dihlevi’nin el-Câmî’us-sahîh’in bâb başlıklarını  sınıflandırması

Ed-Dihlevî  eserinde bab başlıklarını on dört başlık altında toplar ve “ İşte bu  Buhârî'nin el-Câmi'u's-Sahîh'ini okumak ve anlamak İs­teyen için ezber edilip iyice bilinmesi zarurî olan bir mukaddimedir” der.
(1)              Buhârî (ö.256/870), kendi şartları üzere olmayan bir merfû' hadîsi bâb başlığı yapar ve o bâbda, kendi şartı üzere olan hadîsi bu bâb başlığına şâhid olarak zikreder.
(2)             Hadîsten istinbât ettiği bir mes'eleyi bâb başlığı yapar. Bu istinbât, hadîsin nassından veya  işaretinden yada umûmundan veya imasından istinbat olur.
(3)              Önce gidilmiş olan bir mezhebi (bir görüşü) bâb başlığı yapar ve bâbda, şâhid olma nev'inden ona delâlet edecek olan hadîsi yazar. Hadîs bu mezhebin tercih edilmesine kesinlik ifade etmeksizin bir dereceye kadar bu mezhebin şahidi (delili) olur.
(4)             Kendisinde birçok hadîslerin ihtilâf ettiği bir mes'eleyi bâb başlığı yapar. Ardından  ihtilâflarına rağmen bu hadîsleri getirir. Bunu, kendisinden sonra mes'elenin çözümünü  fakîhe yaklaştırmak için yapar.
(5)             Deliller bir biri ile çatıştığında her bir delili bir mevzuya hamletmek ve iki delilin arasını bulmak ister, böyle olduğunda hamlettiği mevzuyu bâb başlığı yapar.
(6)             Buhârî, bazen bir bâbda birçok hadîsleri toplar. Bunlardan her biri bâb başlığına delâlet etmektedir.Sonra bab içindeki başka bir hadiste başka bir başlığa delalet eden bir hadis olur ve bu hadisin üzerine de bâb alameti koyar.
(7)             Buhârî, bazen muhaddislerin "bi-hâzâ'l-isnâdi  bu isnâd ile" sözü yerine "bâb" lâfzını yazar. Bu, bir isnâdla iki hadîs geldiği yerdedir.
(8)             Buhâri, bazen insanlardan bâzısının izinde gitmekte oldukları müctehidlerden birinin mezhebini (görüşünü) bâb başlığı yapar, veya kendisi katında sabit olmamış bir hadîsi bâb unvanı yapar da, sonra bu mezhebin veya hadîsin hilâfına istidlal edeceği hadîsi getirir.
(9)             Buharı, bâb başlıklarının çoğunda, hadîs tarîklerinin işaretle­rinden vakıaların ve hâllerin hususiyetlerini İstinbât etmelerinde, si­yer ehlinin yoluna gider. Fakîh kimse, bu fenne âid mümâresesi olmadığı için bu durumdan hayret edebilir. Velâkin siyer ehlinin (ve tarihçilerin) bu hususiyetleri tanımaya şiddetli bir i'tinâ ve dikkatle­ri vardır.
(10)          Buhârî bazen, istenen mes'eleye uygun hadîs hatırlamaya de­vamlı alıştırma yaptırmayı  kasdeder ve hadîs talibini bu nev'e  rehberlik eder.
(11)          Buhârî bâbların başlıkları içinde, Kur'ân'ın garîb lâfızlarının şerhi, sahâbîlerin haberlerinin zikri ve muallak hadîsler nev'inden pek çok ilim dağıtmıştır. Bazen hadisin kendi lâfzı  bâb başlığına delâ­let etmeyen bir hadîs zikreder, lâkin o hadîsin birçok tarîkleri vardır; tarîklerinin bâzısı bâb başlığına işâret eder veya hadisin  umûmî manası bab başlığına işaret etmektedir. O, bu hadîsi zikretmekle, hadîsin bu tarîk ile kuvvet ka­zanacağı sahih bir aslı bulunduğuna işaret etmiş olur. Bu gibi şeyler­den, çok maharetli hadîscilerden başkaları faydalanamazlar.
(12)          Buhârî, çok defa zahiren az faydalı görünen bir husus için bâb başlığı yazar, lâkin mütefekkir olan kimse bunun hakikatini araştır­dığı zaman faydasına nail olur: “Kişinin, biz na­maz kılmadık demesi babı" sözü gibi. Çünkü Buhârî bununla, böyle söylemeyi kerih görenleri redde işaret etmiştir.
(13)          Buhârî (ö.256/870) çok defa kitâb ve sünnetten akıl ile anlaşılan âdabı, bir nevi' istidlal ile ve Peygamber (S.a.v) zamanında mevcûd olan âdetler ile ortaya çıkarır.
(14)          Buhârî çok kere hadîsin şâhidlerini âyetlerden, âyetin şâhidlerini de hadîslerden getirir. Bunu da birbirlerine yardım etmeleri ve bâzısının önünde bâzı mücmellerin (anlaşılmaz şeylerin) yakîn ve tahkik açısından  görünmesi için yapar. Böylece nıuhaddisin "Bu âmm ile murâd, mahsûstur", yâhud "Şu hâss ile murâd edilen, âmm’ındır" kavli ve benzerleri gibi olur.

Eserde bab başlıkları  yukarıda izah edildiği şeklinde on dört ana başlıkta toplanmış ve bâb başlıklandırma nev’ilerindeki incelik ve nüktelerin  bazılarının tüm okuyucular için geçerli olmayacağını ifadet etmiş, bazı başlıkların çok maharetli hadisçiler için faydalı olacağını (11.madde gibi), bazılarından ise sadece âdab kitaplarına aşina olanların istifade edeceğini bildirmiştir.(madde 13 )

c)              Ed-Dihlevi’nin el-Câmî’us-sahîh’in bâb başlıklarını hakkındaki incelemeleri.

Müellif ed-Dihlevi  eserinin asıl bölümünü oluşturan bu kısımda el-Câmi’us-sahîh’in bablarını gerek gördüğü yerlerde kitabına almış  bazen birkaç satır, bazen de bir sayfaya yakın değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu değerlendirmeler bazen bâb içerisinde geçen hadisin izahı şeklinde olmuştur. Mesela :
Bâbu hubbi’r-rasüli min’el-iman” bahsinde “ لايؤمن احدكم حتى اكون احب اليه من والده و ولده" hadisindeki valid (ana,baba) kelimesinin veled (evlatlar) kelimesinden önce gelmesinin sebebi izah edilmiş ve herkesin anne ve babasının olduğu fakat herkesin evladının olmaması sebep gösterilmiştir.
Bazen de başlığın ifade ettiği mana tefsir edilmiştir. Mesela:
Bab’u halâvet’il-imân” bahsinde imanın halâveti olarak ibadetten lezzet alma ve dindeki meşakkatler tahammül etmek olarak tefsir edilmiştir.
Müellif bazen bâb başlığını fıkhi yönüyle açıklamıştır. Mesela:
Bab’ül-mazmazati v’el-istinşak” bahsinde mazmaza ve istinşak’ın dinen vücub yoluyla veya sünnet yoluyla taleb edilen  fiiller olarak izah etmiştir. Burada  vacip veya sünnet olması fiilin gusül veya vudu’ (abdest) esnasında olmasına göre değişmesine işaret edilmiş veya mazmaza ve istinşak’ın mezhepler arasındaki hüküm farkına işaret edilmiştir.
Müellif bazen bâb başlığında ifade edilen hükmün ihtilaflı olduğuna dair izahat vermiştir. Mesela:
Bâb’u gasl’ür-racüli  maa’ imraetihi”  şeklinde koyulan bâb başlığına müellif fıkhi bir yorum getirmiş ve  kişinin hanımı ile beraber gusletmesinin  hükmünün caiz olduğunu ancak bazıları bunun hilafına hüküm verdiğini bildirmiştir.

Müellif bazen bâb başlıklarındaki mücmel bir kelimeyi izah eder. Mesela:
Bâb-u itmâm’it-tekbir f’ir-rukui” bahsinde “itmam” kelimesi “ ityan” kelimesiyle tefsir edilmiştir.
            Müellif bazı bâblardaki fıkhi meseleyi uzun uzun incelemiş ve mezheb imamlarının bu konudaki görüşlerini bildirmiştir. Mesela :
Kitab’ut-taksîri l’is-salati” bahsinde sefer hükümlerini geniş bir şekilde ele almıştır.
Eserde 29’u kitab, 384 tanesi bâb başlığı olmak üzere toplam 413 başlık ele alınmıştır. El-Câm’us-sahîh’te  97 kitap ve 3730 bâb olduğuna göre Müellif ed-Dihlevi eserine alarak azda olsa değerlendirmeye tabii tuttuğu bablar  el-Câmi’us-sahîh’in yaklaşık onda birine tekabül etmektedir.
Eserin sonunda müellif Ahmed b.Abdirrahim  Veliyyullah ed-Dihlevî (1176/1762)‘nin hayatını anlatan bir bölüm bulunmaktadır.
















Sonuç

Kütüb’ü sitte’nin birinci kitabı olan ve İslam dünyasında Kuran’ı Kerim’den sonra en sahih olarak kabul edilen büyük muhaddis İmam İmam  Ebu Abdullah Muhammed İbn İsmâ’il el-Buhârî el-Cûfî’nin en önemli eseri el-Cami’us-sahîhu’l-musnedu’l-muhtasar min umûri rasuli’llah ve eyyâmih’inde yapmış olduğu tasnif ve bâb başlıklarının tasnifi ile kendinden önceki musannıfların  al’el-ebvab tasnifleri içerisinde çok önemli bir yer tutmuş ve al’el-ebvâb tasnif sistemini zirvesine ulaştırmıştır. İmam Buhâri’nin eserinde yapmış olduğu bu bâb başlığı tasnif sistemi, kendisinden sonraki Hadis İmamları için de bir model olmuş el-Cami’us-sahîh’ten sonra telif edilen tüm kitaplarda bu tasnif sistemi takip edilmiştir.Bu tasnif sistemini inceleyen muhaddisler el-Cami’us-Sahih’deki  bu tasniften yola çıkarak İmam Buharî’nn yalnızca sahih hadisleri toplamak gibi bir gaye gütmediğini, kendi dönemine kadar telif edilmiş kitaplarda binlerce sahih, mürsel, muallak ,zayıf hadisler olduğunu ve bu hadis koleksiyonları ile fıkhi hüküm vermenin zorluğundan dolayı, fakihlere yol gösterecek bir eser yazdığını öne sürmüşlerdir.
”Buhârî’nin fıkhı bâb başlıklarındadır” sözü de İmam Buhâri’nin eserini fıkıh temelli yazdığının işaretidir.
  İmam Buhari’nin el-Cami’us-sahîh’indeki Bâb başlıkları birçok müellif tarafından incelenmiş bu konuda bir takım eserler telif edilmiştir.














KAYNAKÇA


Babanzade, Ahmet Naim, (Yayına hazırlayan: Hasan Karayiğit), Hadis Usulü ve Istılahları, İstanbul 2010
__________”Buhârî Muhammed b.İsmâil”, DİA, VI,
Çakan, İsmail Lütfi, Hadis Edebiyatı, İstanbul 2012
Ebu Zehv Muhammed,(Çeviren: Selman Başaran, M.Ali Sönmez) , Hadis ve Hadisçiler, İstanbul 2007
El-A’zami, Muhammed Mustafa, Hadis Metedolojisi ve Edebiyatı, İstanbul 2010

Koçyiğit, Talat, Hadis Usulü , Ankara 1997

Toksarı, Ali,Sahih’ul-buhârî’nin bâb başlıklarının özellikleri ve değeri, Buhari Kongresi Tebliğleri, Kayseri 1987

Yardım, Ali,Hadis I-II, İstanbul 2012





[1][1] Ebu Zehv , Muhammed, (tercüme: Selman Başaran, M.Ali SÖNMEZ) Hadis ve Hadisçiler, s.374
[2] Koçyiğit, Talat, Hadis Usulu, s.296
[3] Ebu Zehv, Muhammed, (tercüme: Selman Başaran, M.Ali SÖNMEZ) Hadis ve Hadisçiler, s.398-399
[4] Ebu Zehv, Muhammed, (tercüme: Selman Başaran, M.Ali SÖNMEZ) Hadis ve Hadisçiler, s.405
[5] Toksarı, Ali, Sahih’ul-buhârî’nin bâb başlıklarının özellikleri ve değeri, Buhari Kongresi Tebliğleri, Kayseri 1987’den istifade edilmiştir.

[6] Koçyiğit, Talat, Hadis Usulü,Ankara-1997,s.67

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder